20 Aralık 2010 Pazartesi

Hünkar'ın Ispanak arasına gizlenmiş levreği

Ispanaklar arasında görünmüyor değil mi?


Nişantaşı yakınında çalıştığım günlerde etrafta çalışan, işi, yolu düşen birçok da arkadaşım vardı. Civardaki bütün cafe ve restoranları denedikten sonra uzun zaman Hünkar'ın bağımlısı olmuştuk.

Sipariş verme kolaylığı, yemeklerin hazır olmasından ötürü bekleme derdi olmaması, ev yemeği ayarında "temiz" yemek yemek bağımlılığımızın en önemli sebepleriydi. 
Bir çırpıda yemeğimizi yiyip üstüne işe geri dönme stresi başlamadan çayımızı içip servise, yemeğin kalitesine sinirlenmeden sohbet edip hayatlarımıza geri dönüyorduk.

işte levrek!
Kimimiz iş değiştirdi, kimimiz şehir, kimimizin de hayatındaki öncelikler değişti. Bu sırada Hünkar orjinal yerinden aynı sokakta daha yukarıda geçici bir yerde açıldı (bina yıkılıp baştan yapılacaktı). Birkaç kez önünden geçmeme rağmen geçici olduğunu bildiğimden midir nedir yeni yer pek bir karaktersiz göründü dışarıdan gözüme. Geçtiğimiz aylarda eski yerine döndüğünü duyunca canımın Hünkar'ın bamyasını, salatasını çekiverdiğini fark ettim.

Anlayacağınız İstanbul'a döndüm.Birkaç ayak işi dolayısı ile Nişantaşına yolum düşünce uzun zaman aradan sonra Hünkar'a uğradım. Eskiden gözüme aşina olan ahçı ve garsonları birebir bıraktığım gibi içerde hizmet ederken görünce aslında ne kadar özlediğimi fark ettim.

Epey süren Amerika seyahatim boyunca balık yemediğimi farkındaydım. Yemek vitrininde yemyeşil ıspanak yaprakları arasında zar zor görünen levreği fark etince yüzüm güldü. Yanına kocaman yeşillik domates karışık bir salata ile doya doya yedim. Çok ıspanak meraklısı bir insan olmamama rağmen gerçekten çok lezzetliydi. Balık tadını bastırsın diye üzerine demli tavşan kanı renginde iki tane de çay içtim.

Sanırım bir kere yetmedi tadı da damağımda kaldı. Bu sıralar fırsat oldukça sık sık gideceğim....siz de Hünkar hakkında daha fazla bilgi edinmek için http://www.hunkar1950.com/ adresinden websitesine bakabilirsiniz. 

Afiyet olsun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder